Büyük Taarruz

"Dr. Selim Erdogan, 'Büyük Taarruz' kitabinda 'Sakarya'dan sonra Milli Mücadele'nin tarihi üzerine yerli ve yabanci kaynaklari mukayeseli olarak kullaniyor. Cografya ve stratejiyi mükemmel bir sekilde isliyor. Kitapta ilk defa bazi çarpici gerçekler ortaya çikiyor. Her iki muharebede de sehitliklerin tam listesi yok. Bunlar yazarin ve Harp Tarihi Dairesi’nin gayretiyle muharebe alanlarinda ve civarda arastirilarak bulunuyor. Dolayisiyla önemli bir arazi tetkikinin, arsiv çalismasinin ve kaynak kullaniminin ürünü olan, Milli Mücadele’nin 100. yilina yakisan bir monografiyle karsi karsiyayiz."
Ilber Ortayli
Sakarya’da uçurumun esiginden dönen bir millet nasil oldu da 11 ay sonra 200.000 kisilik Yunan ordusunu önüne katip denize döktü, Ingilizlerin karsisina dikilebildi? Sakarya’nin basarili kumandani “Deli” Halit Bey neden Büyük Taarruz’un cephedeki vurucu kadrosu içinde yer almadi? Baskomutanin karargâhinda sahiden de casus var miydi? Sovyet yardimlarinin ardinda nasil bir diplomasi savasi vardi? Fransizlarin güney Anadolu isgaline son veren Ankara Antlasmasi’nin ardinda hangi dinamikler vardi? En zor anlarda bile Misak-i Milli’den ve tam bagimsizliktan taviz vermeyen Mustafa Kemal Pasa’nin sirri neydi?
“Sakarya: Türk Bitti Demeden Bitmez” çalismasiyla askeri tarihimize unutulmaz bir eser kazandiran Dr. Selim Erdogan, tüm bu sorulara hem Türk hem Yunan askeri kaynaklarinin çapraz okumalariyla, belgelere dayali olarak ve sahada elde edilen bulgularla cevap veriyor. Büyük Taarruz’la gelen zaferin çok çalismanin, kendini “istiklâl” fikrine adamanin ve bunu yaparken sirtini bilime dayamanin bir sonucu oldugunu vurguluyor. Bu yüzden Türk ordusunun 26 Agustos sabahi ilk top patladiginda zaten zaferi kazanmis durumda oldugunu söylüyor: “O ilk top bilimin aydinligiyla, inançla, vatan sevgisiyle yürüyen bir Baskomutanin ve ona inanan binlerce Türk’ün üç yil boyunca sabirla büyüttükleri agaçlarin meyve vermeye basladigi an olmasi nedeniyle önemlidir, ama 11 aylik hazirlik dönemi anlasilmadigi sürece o ilk mermi sadece bir mermidir.”
“Büyük Taarruz: Daglarda Tek Tek Atesler Yaniyordu”, sadece 26 Agustos ve sonrasini degil, Türk karakterinin ayaga kalktigi bir dönemi tüm duygulariyla okuyucuya sunuyor…